İnşaat Teknolojisi Alanına Hoş Geldiniz
                                                                              İNŞAAT TEKNOLOJİSİ  
Atatürk Köşesi
Meslek Seçimi
Alan ve dal seçimi
Verimli ders çalışma
ÖSS & ÖSYM
Sınavsız geçiş
3308 Meslek Eğitimi
Staj Bilgileri
İşletmeler
Öğrenci Kulüpleri
Kişisel gelişim
Makaleler

e- Okul Veli Bilgilendirme Sistemi

 e-Okul (MEB) Veli Bilgilendirme
MEZUNLARIMIZ
Mezun girişiMezun aramaİş arayanlarİş ilanı
İLETİŞİM
Görüşlerinizi yazınız Mesaj GirişiMesaj Okuma E-Posta
MULTİMEDYA
Resimleri izleyebilirsinizResim Galerisi
Videolarımızı izleyebilirsinizVideo Galerisi
Slayt Galerisi
Müzik dinleyebilirsinizMüzik Galerisi
LİNKLER

ARŞİV

Arşive kaldırılan bilgilere (daha önce Ana sayfada yayınlanan bilgilere) ulaşmak isterseniz buyurun  >>>>

ERTELEME HASTALIĞI

Erteleme bir nevi hastalıktır. Kendinizi bu hastalığa bir kaptırdığınız anda kurtulmanız uzun zaman alır. Düzelme imkânınız her zaman vardır. Yeter ki isteyin ve uygun teknikleri düzenli olarak gerçekleştirin.

Ünlü bir mizah yazarının bir hikâyesinde ertelemenin ve mazeret üretmenin nasıl bir şey olduğu anlatılıyor.

Kitap yazmaya karar veren biri, artık emekli de olmuştur ve önünde başka bir engel kalmamıştır.

Emekli olduktan sonra yavaş yavaş eliyle kitabını yazmaya başlar. Bakar ki bu iş böyle olmayacak gider kendine bir bilgisayar alır.

Yeni aldığı bilgisayarın karşısına geçer ve yazmaya başlar.
Ancak aklına herhangi bir şey gelmez.
Suçu kendisinde değil, kendisine ilham veremeyen evinde bulur ve evini satar. Deniz kıyısından bir yazlık alır.
Artık kendisi için her şey tamamdır. İlham perisi onu bu yazlıkta bulacaktır. Bilgisayarının başına geçer ve ilham perisinin kendisini bulmasını bekler.
İlham perisi bir türlü gelip kendisini bulmaz. Çünkü sıcak ve nem ilham perisini kaçırmaktadır.
Adam buna çare olarak yazlığına klima taktırır. Artık sıcakla ve nemle bir sorunu kalmamıştır. Kitabını yazacak ruh haline gelir.
Bilgisayarın başına oturur ve artık birkaç cümle yazmaya başlar. Bu sırada nasıl olmuş da yazlığın içine sızan bir sinek adamın dikkatini dağıtır. Adam bilgisayarın başında, sinekle konuşur gibi yaparak, sen olmasaydın sinek ben bu kitabı yazardım. Sen geldin bu kitabı yazamayacağım.

Kitap yazmaya çalışan o adam gibi birçok kişi ve öğrenci de bahane üretiyor. Hele bir de sıkıcı bir derse çalışmak söz konusuysa bahane bulmak daha da sıklaşır.

Baş ağrımaları, sık sık tuvalete çıkma isteği, öflemeler pöflemeler alır başını gider.

Şimdi bu satırları yazan ben, size ertelememekten bahsederken, yapmak zorunda olan bir işimi erteliyor olabilirim.

Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli her şeyden şikâyet etmesinden bıkmıştı.

Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi. Hayatındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyledi.

Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başladı.

Yaşlı adam;
“Tadı nasıl?” diye sordu.
Çırak öfkeyle;
“Acı” diye cevapladı.
Usta kıkırdayarak çırağını kolundan tuttu ve dışarı çıkardı. Sessizce az ilerdeki gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyledi.

Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken aynı soruyu sordu:

“Tadı nasıl?”
Genç çırak,
“Ferahlatıcı” diye cevap verdi.

Yaşlı adam,
“Tuzun tadını aldın mı?” diye sordu,
“Hayır” dedi çırak

Bunun üzerine yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturdu ve şöyle dedi:

“Yaşamdaki ıstıraplar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Istırabın miktarı hep aynıdır. Ancak bu ıstırabın acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Istırabın olduğunda yapman gereken tek şey ıstırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir. Onun için sen de artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış.”

Gerçekten de küçük su birikintileriyle uğraşırken fotoğrafın büyük kısmını görmüyoruz ya da görmezlikten geliyoruz.

Aslında kendimizi kandırıyoruz. Yapacağınız işi zamanında yapmamakla neler kaybettiğimizi, işin yapılacağı tarih gelip çattığında anlıyoruz.

Dört tane üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin patladığını söylerler...

Hoca ilk başta inanmaz ama öğrencilerinin yalvarmalarına dayanamayarak, onları üç gün sonra sınav yapacağını söyler.

Sınav günü gelince hoca, dört öğrencinin hepsini boş bir salonun ayrı ayrı köşelerine oturtur.

Sınavı geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes sınavı geçebilir... Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar puanlık dört tane basit matematik sorusu vardır... Bunları kolayca çözerler.

Arka sayfada ise 60 puanlık bir soru vardır:

"Arabanın hangi lastiği patladı?"

Gerçekte işlerimizi erteleyerek, kendimize yalan söylüyoruz. Lütfen aynada kendinize bir bakın ve dürüst olun aynadan yansıyan siz misiniz?

Bir gün fırtına güneşe güç gösterisinde bulunmak için, onunla bir iddiaya girişmek istemiş.

Güneşe demiş ki: “Ben senden daha güçlüyüm. Bunu sana ispatlayabilirim.”

Güneş fırtınanın bu sözlerine bir anlam verememiş ama yine de nasıl olacağını öğrenmek istemiş.

Fırtına demiş ki: “Bak şu yolda yürüyen paltolu adamı görüyor musun? İşte bu adamın üzerine o kadar sert eseceğim ki, adamın üzerindeki paltoyu söküp atacağım.”

Güneş fırtınanın iddiasını kabul etmiş ve beklemeye başlamış.

Fırtına önce bulutlarla havayı karartmış, şimşekler çaktırmış ve adamın üzerine doğru delice esmeye başlamış.

Adam adeta fırtınanın şiddetiyle uçacak gibiymiş. Fırtına adamın üstünü başını parçalayacak gibiymiş.

Adam fırtınanın şiddetine karşın üzerindeki paltoya daha şiddetli, daha sıkı sarılmış. O kadar sert esse de fırtına adamın üzerindeki paltoyu söküp alamamış.

Bunun üzerine güneş önce bulutları aralamış, fırtınayı kovmuş ve sıcaklığıyla adama uzanmış. Adam güneşin sıcaklığı karşısında terleyip hemen paltosunu çıkartmış.

İşte hayatımızdaki sorunlarda fırtına gibidir. Fırtına ile karşılaşınca sahip olduğumuz şeylere daha sıkı sarılabiliriz.

Bazılarımız ise rüzgârda sürüklenir gider. Çünkü kendini koyuvermiştir.

Erteleme bir hastalıktır diye konuştuk. Ertelemek istediğimizde mutlaka bir bahane buluruz veya üretiriz.

Hep başka tarafa ve başka şeylere veya kişilere suçu atarız. Böyle yapmakla sadece ve sadece kendimizi kandırıyoruz. Bununla ilgili Üstün Dökmen hocanın güzel bir yorumu var. Ben de sizinle paylaşmak istiyorum.

"...Çocuğumuz düşüp kafasını masaya çarpınca biz hemen

masayı döveriz, "he masa ehhhh masa sen niye orada duruyorsun" diye.

Çocuk masa orada durmasa kafasını çarpmayacağını sanır

ve büyüdükçe yaptığı her hatayı

yükleyecek birini veya bir şeyi mutlaka bulur."

Malum...

Mesela, bizim Balkan harbinden kalma, dandik vagonlara

160 Kilometre hız yaptırdılar. İlk virajda sizlere ömür...

Kimin üstüne kaldı?

Makinistin.

Mersin'de bayrağımız yakıldı, yırtıldı. Askere taş attılar, panzere molotof... Memleket ayağa kalktı.

Kimin yüzündenmiş?.........

İki veled...

Gelene geçene ayran tost falan satan, kendi halinde

sakin bir kasabaydı, Susurluk...

İçişleri Bakanlığı, MIT, Jitem, generaller, özel tim

polisleri, kumarhaneciler, bakanlar, milletvekilleri,

iş adamları...

Bin kişi falan yargılandı.

Her şey kimin başının altından çıkmış?

Yeşil'in.

Deprem oldu...

7 vilayette 50 bin kişi öldü. Binlerce bina yıkıldı,

on binleri ağır hasarlı. Hepsinin sorumlusu olarak

kimi kulağından tutup hapse tıktık?

Veli Göçer'i.

Edirne'de bebeler şakır şakır öldü...Hiç utanmadan

bisküvi kolilerine koyup, gömdüler.

"Araştırdık, ihmal yok" dediler.

Peki neden öldü bu yavrular? Klima'dan...

Dikkat isterim, klimacı bile değil, klima.

Rakıdan öldük. O gün ile bu gün arasında ne

değişti?......

Kapağın rengi...

Sanal "sorumlumuz" bile var...

Yollarda her gün 20 insanımız heba oluyor.

Trafik Canavarı'ndan...

Dolar patlarsa?

Enflasyon Canavarı'ndan...

Hatta "sorumlu olmayan sorumlumuz" da var...

Milli takım oynayıp yeniliyor.

Suçlusu kim?

Takıma alınmayan Hakan...

Domatesleri Ruslara kakalayamıyoruz...

Sinekten...

Deli dana geliyor.

İnekten...

Millet hormonlu diye tavuk yemiyor.

Erman Toroğlu'ndan.

Evleri su basıyor.

Yağmurdan.

devamı... Sen Dünyaya Bir Armağansın kitabında.

1  2  3  4  5  6  7  8 9

 

Öğreten Öğretmen ile
AutoCAD Eğitim Videoları

İnşaat firmalarının reklamları kabul edilir.
Kaleseramik Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı
İltest Yapı Araştırma
Protest Yapı Araştırma ve Test Merkezi
Bursa Test
İzomet Web Sitesine gitmek için tıklayınız.
Potansiyel İnşaat Web Sitesine gitmek için tıklayınız.
Yalıtımla ilgili bilgi almak için tıklayınız.
Yalıtımla ilgili bilgi almak için tıklayınız.
Yalıtımla ilgili bilgi almak için tıklayınız.
Yalıtımla ilgili bilgi almak için tıklayınız.
Yalıtımla ilgili bilgi almak için tıklayınız. Yenı Levent İzo. Web sitesine gitmek için tıklayınız
Mobilyalarınız için hırdavat malzemeleri alacaksanız bize uğrayın.
Yalıtımla ilgili bilgi almak için tıklayınız.
AYIN ÖĞRENCİLERİ
BURSABURSA
GÜNÜN SÖZÜ

Bize Ulaşmak için 0(224)2464895-96 no'lu telefondan 226 dahili hattı ve insaatteknolojisi@bursainsaatteknolojisi.com mail adresini kullanabilirsiniz. 
Bursa Hürriyet Teknik Lise ve Endüstri Meslek Lisesi İnşaat Teknolojisi Alanına (Bölümüne) Aittir.
İnşaat Teknolojisi Web Takımı